Saturday, March 31, 2007

BANA GELEN BİR MAİL'İ SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTEDİM...

ÜCRETSİZ LOSEMİLİ ÇOCUKLAR HASTANESİ..........

Merhabalar,LÖSEV (Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı) 3.5 yıllık bir vakıf olmasına rağmen Türkiye'nin ilk lösemili çocuklar hastanesi LÖsante’yi Ankara'da kurdu. Yemeğinden pijamasına, muayenesinden tahliline herşey ücretsiz olarak çocuklara sunuluyor. Ankara dışından gelen ailelere de apart oda hizmeti veriliyor. Vakıf kullanmadığımız giysi, ev eşyası, oyuncak, bisiklet ve yiyecek yardımlarını kabul ettiği gibi, YKB 477 Şube 1-002666 hesaba tutar ne olursa olsun bağış da yapılabiliyor.Tel : 0312- 447 06 60

NOT:Belki bu maili 10 kişiye yollarsanız hayatınızda büyük değişikler olmayacak. Ya da kimseye yollamazsanız hayatınız kararmayacak. Fakat bu iş için harcadığınız zaman ve emek, çok daha iyi değerlendirilmiş olacaktır.Lütfen en azından tanıdıklarınıza forward edin

Wednesday, March 28, 2007

buaralar http://www.sikayetvar.com dadandım:) THY'yi ve HSBC'yi şikayet ettim..cevap gelirmi bilmem ama kardeşim garantiyi şikayet etmişti2 gün sonra hemen aradılar..bakalım beni arıcaklarmı!!! Bugün bir uyandıkki oğlumda hapşurmalar,öksürmeler,salya sümük durumları mevcut birde buna 3. dişimizin çıkmasıda eklenınce çocuk perişan bir durumda bende hiiç dayanamam çocukların hasta olmasına yaaa:( sonra devam edeyim durmuyor ağlıyor yine :(

Friday, March 23, 2007

bu aşı olayının teknolojısı gelısmedı yaa dun oglumu goturdum aşıya cocuk daha odaya gırer gırmez agladı..meger bebekler 6.aydan itibaren anlarlarmış aşı olacağını şimdiden doktor korkusu başladı yanii...aşı sendromumuz hayırlı olsun..ay bugün oglumu arabasına bındırdım gezmeye cıktık havada guzledı eşiminde işi vardı ve burdan bana gore yarım saatte yürünür ama eşim asla demişti ki onun dediği oldu 1 saatte gıdecegımız yere vardık..ayy ne saçmaladım yaa işte çıktık ve 1 saat yürüdük izmirli olanlar bilir mavişehirden karşıyakaya:) yürüdük..neyse millieğitime gittik eşimin kpds formunu teslim etmeye, adamdaki de azim yaa 80 aldı sınadandoymadı birdaha girecek, onu verdik döndük tam yağmur çiselemezmi sonra bir bastırdı ki anlatamam kendımızı taksiye zor yetiştirdik benimde ayıptır söylemesi canımda döner çekmişti yiyemeden geldik:( başka bahara artık....
bugün oğluma oyuncaklar aldım ay bu 0-1 yaş arası cok kısır yaa ınsan ne alıcagını bılmıyor..az buyusede araba merakı falan başlasa da oyuncaklarla oynasa dıyorum:)şimdi sadece ağzına atmakla meşgul oyuncakları:)


buaralar cok sinemaya gitmek istiyorum her filme gitsem ya da yurtdışında yaptıgım gibi girsem sinemaya 3 film izleyip çıksam:) ne iyi olur....
geçen düşündümde ben hiç arkadaşlar gibi ay bugün bu yemegi yaptım ya da nescim gibi bu pastayı yaptım demiyorum oek merakım yokmu ne yada hiç yapmıyormuyum ne ay ben ne biçim ev hanımıyım yahuu:) (not: bunların tek sebebı annem o yapıyor çogu zaman :) zaten oda olmasa ben bebişle ancak kahvaltı yerım ki onuda zor yedırır bana...iki dakika yalnız kalmak istemiyor arkadaşım bir adamın kitaplarını tavsiye etti gerçi birini hamileyken okumam lazımmış ama diger ikisini okucam şimdi cocuk gelişimi adına..
bukadar geyik yeter azıcık uyuyayım benim afacan uyanmadan

hepinize iyi haftasonları
eho

Tuesday, March 20, 2007

günde kaç defa dinliyorum saymadım ama habire dinliyorum bu şarkıyı:) hatta abartıp eşimide arayıp dinletiyorum:) CENNET( FERHAT GÖÇER)

Monday, March 19, 2007

belki çoğunuz bu yazıyı okudu ama ben okumamıştım uzun ama ben hızlıca okudum..

43 (kırküç) yıldır sorulmayan soru

AB için referandum yapılsın."Madem millet için AB'ye girmek istiyorsunuz. .. Yetti artık, emrivaki...Millete sorun.İstiyor mu, istemiyor mu?Çünkü benim bildiğim, AB'nin bir numaralı kriteri, millet ne istiyorsa, onu yapmak...Aksini değil.Bu nedenle onlar kendi milletlerine sordu... İsteyen girdi, istemeyen girmedi.

Mesela, Norveç...Seçilmiş bir hükümet vardı iktidarda.Yani milletten "yetki" almıştı. Ama buna rağmen, referandum yaptı."Hayır" dedi millet... Girmediler.Bir zarar gördüklerini de, görmedim.Peki ya biz?

İlk başvuru, 1959'da.Menderes... Rahmetli...Kimseye başvurdu mu, "başvuralım mı, başvurmayalım mı" diye? Başvurmadı.Başvurmadan başvurdu...Sonra?Hatırlayın...Demirel, Ecevit, Özal, Yılmaz, Çiller...Hepsi birer defa girdi AB'ye...Hepsi, ayrı ayrı kutlama yaptı AB'ye girdiğimiz için.E baktı ki millet, bir yere girdiğimiz falan yok... "N'oluyor" demeye kalmadı... Tayyip Erdoğan iki defa daha girdi.Patlattığımız havai fişeğin haddi hesabı yok, AB'ye girdiğimiz için.En fazla defa biz girdik!Ama hâlâ dışardayız.Hatta, dışarda bi tek biz varız.Bu arada bize giren girene...
Ve işte bugünkü soru...Siyasilere değil, size.Herkes kendine soracak.Herkes kendine verecek cevabı...1963 Ankara Anlaşması'nı milat kabul edersek... Dile kolay, 43 yıldır... Ekonomiden hukuka, tarladan gökyüzüne, aklınıza gelen gelmeyen herkonuda "AB'ye uyum için" yasa çıkardık.Hayatınızda olumlu yönde ne değişti?Size ne faydası oldu?Çünkü şöyle bir manzara var. Çıkarılan AB'ye uyum yasaları...Bölücüye yaradı.Apo'ya yaradı.Fehriye'ye yaradı.Köktendinciye yaradı.Takıyyeciye yaradı.Diasporaya yaradı.Rum'a yaradı.Cari açığa yaradı. Kapkaççıya yaradı.Katile, ite, uğursuza yaradı.Peki...

Aynı AB'ye uyum yasalarının...Vergisini ödeyen, karıncayı incitmeden hayatını sürdürmeye çalışan,yargıya güvenen, devletini seven, bayrağına saygı gösteren, namuslu, yurtsever vatandaşa nasıl bir faydası oldu?Bu nasıl ortak?Sınıflar sardalya kasası gibi...60'şar 70'şer kişi sığışıyor çocuklarımız.Öğretmenlerimiz, ameleden az kazanıyor.Bu şartlarda AB'ye girmemiz mümkün mü? Değil.

Peki siz hiç, bugüne kadar Avrupa Birliği'nin bir defa olsun, "busorunu çöz, çözmezsen olmaz" dediğini duydunuz mu?Ben duymadım.Ama eğitimle ilgili ne duyuyoruz hep?"Ruhban Okulu'nu aç." Sabahın 4'ünde giriyoruz hastane kuyruğuna... Kalp ameliyatına bile 6ay sonraya gün veriliyor...Temel insan hakkımız yok yani!"Al şu fonları, hastane aç" diyor mu?Demiyor... Ne diyor? "Limanları aç."Bayramda 104 kişi daha öldü. Her yıl küçük bir Avrupa kenti kadarinsanımız yollarda heba oluyor."Yollarını düzelt" demesi gerekmez mi?Gerekir... Ama o ne diyor? "Ermenistan'a yol aç."Resmi olarak 2.5 milyon, gayriresmi olarak 10 milyon işsiz var Türkiye'de.Fas'ın Tunus'un Cezayir'in işsizini alıyor.Bize duvar.Bi tek kimi alıyor bizden? PKK'lıyı.İşçi suçlu. Terörist mağdur.

Bölücü posteri taşıyana "dokunma" diyor.Atatürk posteri asana "indir onu" diyor.AB üyesi İngiltere, kendi genelkurmay başkanına göre bile, "elalemin ülkesinde işgalci."Çıt çıkmıyor.Bizim asker, "kendi toprakları üzerinde" uçak uçuruyor... Şiddetliitiraz. Kınama.El ele verip, Çanakkale'den Antep'e, İzmir'den Urfa'ya, katlettikleri Türk'ün haddi hesabı yok."Soykırımcısın" diyor."Değilim" demek yasak üstelik.Kendi ülkesinin şartlarına göre kanun çıkarmakla yükümlü olan Meclis,"tercüme bürosu"na döndü... Trafik suçu bile işlenmeyen ülkelerin kanunları bire bir Türkçe'ye çevriliyor.Sonra ne oluyor?İt, uğursuz kol geziyor.Namuslu vatandaş korku içinde

.Farz edelim, Akmerkez'e gittiniz.Üstünüz aranıyor mu?Aranıyor... Çocukların bile aranıyor. Ama polis, şüphelendiği bir kişinin üstünü arayabiliyor mu?Arayamıyor.Neden?Çünkü artık, hakim kararı gerekiyor.Akmerkez'deki güvenlik görevlisinin hakim kararına ihtiyacı yok...Devletin polisinin hakim kararına ihtiyacı var. Buna "AB'ye uyum" deniyor.Tatile gideceksiniz. ..Mesela, Belçika'ya.Vize vermek için, tapu istiyor, banka cüzdanı istiyor, gidiş-dönüşuçak bileti istiyor, kalacağın otelin rezervasyonunu istiyor, şimdi yeni moda çıktı, kulaklarını gösteren fotoğraf istiyor.Ama Fehriye orada.Hâlâ bir terslik yok mu burada?

Cumhuriyet 83 yaşında...AB kaç yaşında?"AB için referandum yapalım" dedik... Ali Kemaller çok kızdı.Devam o zaman...Temel sorun şu aslında...Yıllardır diyorsun ki, "AB, AB..."E görüyorsun ki, iş boka sarıyor.Şimdi çıkıp, nasıl diyeceksin.. ."Bu iş yanlışmış." Nasıl diyeceksin?İnsanın, yanıldığını kendisine bile itiraf etmesi zordur.Ama yanıldıkları nokta, AB değil."Türkiye'yi adam edecek" bütün güzelliklerin, ancak ve sadece,"dışardan gelebileceğini" sanıyorlar. "Bizi kurtarsa kurtarsa, yabancılar kurtarır" zannediyorlar.Yanıldıkları nokta bu.Zihniyetlerinin dedeleri de, İngiliz Muhipleri Cemiyeti'ydi...Amerikan mandacılarıydı.Hatta, başka versiyonlarını da yaşadık, yakın geçmişte... Hatırlayın...Sovyet'e sarılmıştı çoğu.Kendi devrimine dudak büküp, elalemin devrimini alkışlıyorlardı.Gorbaçov çıktı, pardon dedi...Harç bitti, yapı paydos, herkes yoluna...Ayazda kalakaldılar! Savruldular.Kimi "eşitlik meşitlik" falan derken, en vahşi patrondan daha kapitalist oldu...Kimi daha düne kadar Allah'a bile inanmazken, takke taktı kafasına.Nereyi tuttularsa, kurudu! "Yabancıların" becerebileceğ ine inandılar...

Mustafa Kemal'in "kalıcı" olabileceğine inanamadılar bir türlü.Bakar kör çünkü bunlar. Görmüyorlar.Ama dünya görüyor...Geçen yüzyıldan bu yüzyıla "ayakta geçmeyi başaran tek ideoloji" o ufak tefek, sarışın adamın devrimi oldu.İlelebet payidar.Ben de şunu görüyorum naçizane...Ve gurur duyuyorum...Bunlar nereye sarıldıysa, kurudu.Ama özellikle lise ve üniversite gençliğimizin yüreğinde yeşeriyor Kemalizm hergün... Her genç, yeni bir fidan... Kökleri Asya'da,dalları Avrupa'da, yaprakları ABD'de Avustralya'da.Bu gençlerden cesaret alarak, soruyorum...Cumhuriyet 83 yaşında.AB kaç yaşında?Milletlerin ömrüne bakacaksak eğer...Bizim devletimiz varken, bunlar mağarada yaşıyordu, mağarada.Sen kime akıl öğretiyorsun?Hıyarağası!

Not: yazı gazeteden alıntıdır...

Wednesday, March 14, 2007

Alternatif Bişeyler Lazım

Ay bu yemek olayı oldum olası beni sıkmıştır yaa..dogumdan once yemekle aram yoktu zaten 50 kg dım..şimdi 60 kiloyum ama daha zayıflamak adına bısey yapmıyorum asırı kılolu gorunmuyorum ama sıkılaşmam lazım.evet eskiden yemek yemek yapmak falan hiç baba göre değildi şimdilerde ayy şöyle bir kek vardı pasta vardı hadı yapalım ayy buaksamki tatlımız ne olucak falan demeye başladım..(durum vahim yani:) ama ben kendimi iyi tanıyorum kesmek istedigim zaman ıyı keserim .. şimdilerde azda olsa emzırdıgım ıcın hıc dıyet falan yapasım yok

bıldıgınız gıbı oglum 7 aylık ve ek gıdalara coktan basladık.başladıktan sonra cok az emıyor buda benı cok uzuyor yaa sadece gecelerı emıyor bazen hıc almıyor..cocuklara yemek yedırmek cok buyuk bır zahmet yaa turlu numaralar saklabanlıklar falan neymiş paşamız yemek yiyicek:) ama şu çoba olayları benı kabız etmış durumda sebze olayı iğrenç yaa cocuk nasıl ıcsın ben ıcemıyorum varsa sızın yaptıgınız alternatıf onerıler beklerım pls...

Ay buaralar taktım kenan doğuluya ya bence şarkı hiiçç olmamışşşş....shake it up şekerimm...iyyyy olmamış beee..helede o dans neydi tanıtım günü cok basit ve heep aynı dans sıkıldım o hareketleri görmekten yahuu

Saturday, March 10, 2007

BİZİM MASALIMIZ.....................

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, çok güzel bir ülkede mahalleler varmış.

Bu mahallelerin çocukları birbirlerini çok severlermiş. Dışarıdan gelen parolalı bir ıslığa uçarak aşağı iner, beraber olacakları anları iple çekerlermiş. Kavga da etseler kin tutmaz, her gün yeniden dünyalar kurarlarmış. Herkeste sevgi, paylaşma ve arkadaşlarını kollama duygusu yavaş yavaş gelişirmiş.O zamanlar, çocuklar evden okula servis ile değil, buluşarak giderlermiş.Onların yolunu gözlemezmiş; evdeki bilgisayar, şehrin en iyi dershanesi, hazırlık kursları.Bilmezlermiş; hamburgeri, MTV'yi, internet'i, cep telefonunu,Tetris'i.

Bilirlermiş duvarların üzerinde sohbeti, anket defterleri doldurup, sevgileri keşfetmeyi,Horoz şekercisini, elleri leş gibi macuncunun, tornavida ile koyduğu rengarenk macunu,Eve gitmeyi unutmayı, hava kararınca dayak yemeyi, sonra da bir ıslıkla tekrar aşağıya, kukalı saklambaça kaçmayı,O hakkında türlü şeyler söylenen evdeki garip adamdan korkmayı,Küsmeyi, aynı kıza asılmayı, torbalarla misket toplamayı, gıcır köstek ayırmayı, değiş tokuşu, kaybedince kapışı (o muhteşem "kapış"ı)
Teksas'ı, Tommiks'i, Konyakçı'nın dişlerini,Paramparça Red Kid'leri,İç içe konan naylon topları, taştan kale direklerini,Üç korner bir penaltıyı,Üzerine apartman yapılan top sahalarını, sonra o apartmana taşınan yeni dostları ve onları kapma yarışını....
Taşınanların kırmızı kamyonlarını,İlk ergenliği, boyların ölçülmesini,Hey dergisini,Otobüsteki biletçinin lastik sarılı kalemini,Yoğurtçuyu, kalaycıyı, hallacı,Evlerin arkasındaki odun kömür depolarını,Yakan topun yakışını
Adam alırken, adım hesabını,iki çocuğu en iyi arkadaşla takası,Mantarlı gazoz kapaklarını, yaldız kazımayı,Yandaki mahalle ile alınan kavgayı,her kavganın çıkarttığı kahramanı – ödleği,Kan kardeşliğini
İp atlama, lastiğe basma, topaç virtüözlüğünü,Çelik çomağı, kırılan camları - toplanan paraları
Açık hava sinemalarını, frigo buzu,Silik seksek çizgilerini...

Sonra zamanla, bu güzel ülkede durumlar değişmeye başlamış. Yaşlar ilerledikçe, bu birliktelik, kollama, koruma duyguları, bu mahallelerin çocuklarının başlarına çok işler açmış.

Daha sonra işsizlik, enflasyon, köşeyi dönme, adamını bulma, malı götürme falan derken, herkes yüzünde soluk bir bakış, içinde hayatın yenilgisi, çaresizlikleri, tatminsizlikleri ile başbaşa kalmış.
Çocukları mı? Çocukları şimdi koca koca apartmaların arasında, nefes alınmaz bir havada, evlerinde, sanal bir dünyada, emniyet içerisinde yalnız yaşıyorlar.

Anneleri-babaları onları çok seviyor. Beta kapmasın diye kalabalık ortamlara hiç sokmuyor. Hafta sonları hep beraber "Karum" ya da "Akmerkez"deler. Okul servisi çocukları neredeyse yataklarından alıyor. Çocuklar, trafik kaygısıyla köşedeki markete dahi gönderilmiyor.
Babalar şirketlerin bilançolarını, çocuklar da dershane reytinglerini izliyorlar. Hepsi birer test uzmanı, sayısal - sözel yuvarlanıp gidiyorlar.

Seksek oynamayı değil ama taban puanları çok iyi biliyorlar. Hayata açılan pencereleri "Windows 98“; onlar ekrana - ekran onlara bakıyor
ve koca bir hayat dışarıda akıp gidiyor.Ve şehrin dışında ağaçlar, tırmanacak, salıncak kuracak, kalp kazıyacak mahalle çocuklarını bekliyor.Paylaşmayan, yalnız, bencil, kafesler içerisinde, gürbüz, güvenlikteki çocukları.
Hiç sopa yememiş, ağaçtan düşmemiş, topu yandaki bahçeye kaçmamış dizlerinde bir metrekare kabuklar olmamış çocukları...

Thursday, March 8, 2007

KADINLAR GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN ARKADAŞLAR

( iyihoş bilirsiniz benim için bu günler pek bişey ifade etmiyor ve bence erkekler içinde etmiyordur.. Bu günde erkeklerin kadınlara karşı yapmaması gereken davranışlara sonvermedikçe pek bişey ifade etmicektir.. Biz haklarımızı sadece bugün değil hergün savunmalıyız kadın olarak değil insan olarak...tek diyeceğim siddet,uygulayan karısını aldatan,karısını hizmetçi gibi gören, bir araç olarak gören değer vermeyen tüm erkeklerin köküne kibrit çöpü:)


not: oğlum 3 gündür ağlama krizinde o nedenle cok yazamıyorum:(

Saturday, March 3, 2007

BUKADAR YOĞUNLUK BANA FAZLA:)

SEVGİLİ ARKİDİŞLER buaralar çook yoğun geçiyor walla.. Salı günü doktora gittim bebişin aylık kontrolu wardı karma aşısını oldu. Onun etkisi 1 gün sürdü zaten çarşamba akşam ateşi tamamen gitti yani.
Buarda çarşamba kociş'in doğumgünüydü(nasıl olsa yine gizlice okursun tekrar happy birthday diyorum canım:) akşam yemeğe çıkalım dedik tabi bizim oğlanın ogün mızmızlığı top seviyedeydi. son anakadar onunla uğraştık..ben o gün marjinal bir değişiklik yaparak saçlarımı kestim. aslında tek sebep başım ağrıyor nekadar kurutsamda geçmiyor ve ve uzun olmasıda sıkıyor bayoda falan bıkkınlık geldi yani...
neyse çıktık 7.45'te yemege 9.15 te telefon geldı durmuyor bebiş diye pastayıda kesemeden aldık eve geldık..sevdıgımız 2 arkadasımızda bızımle gelmıstı onlarıda aldık eve geldık..evde devam ettık pasta kesme merasımıne yanii...

perşembe sağlık ocağıne gittik hepatit aşısı vardı o günde mızmız şekilde geçti.oy kullanmak için başvurularla uğraştık..

cuma kociş işe gitmedi onunla ve bebişle uğraştık..bide oturmaya gittik yakında bir eve annemin arkadaşına ama ben sarmaları börekleri tatlıları yedim ve benim işim bitti dedim çıktım eve geldim:) insanlara daha fazla oğlumun çığlıklarını dinletmek istemedim:)

bugünde(cumartesi) izmirde olanlar bilir hava mükemmeldi bizde aldık kilimimizi,kumrularımızı gittik bostanlı sahile 3 saat falan takıldık orda.. bebişte açıkhavada bir güzel uyudu::)

buarada öğretmen olan arkidişler anlar beni, bizim müdür uygulamalı eğitim notumu verdi...birde bu hafta onun stresı vardı adam bana 64 vermiş yaa...gerçi biliyordum cok dusuk verecegını ama ben gecme notu 70 sanınca ödüm koptu neyseki 60 mış kurtuldum yani..
ama buraya tayin olunca müdür bana ne boş ögretmen gözüyle bakar diyede üzülüyorum ama ne bilsin müdürün bana uyuz oldugunu ve o yüzden cok düşük verdiğini...

şimdide beşiktaş-galatasaray maçını seyrediyorum kociş beşiktaşlı ben galatasaray...hadi cimbom yaaa:-(


buda dogumgününden arkidişler

bebiş'pastaya yaklaşır......

ve bebişin parmaklar pastadan çıkarılır:)