Saturday, March 10, 2007

BİZİM MASALIMIZ.....................

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, çok güzel bir ülkede mahalleler varmış.

Bu mahallelerin çocukları birbirlerini çok severlermiş. Dışarıdan gelen parolalı bir ıslığa uçarak aşağı iner, beraber olacakları anları iple çekerlermiş. Kavga da etseler kin tutmaz, her gün yeniden dünyalar kurarlarmış. Herkeste sevgi, paylaşma ve arkadaşlarını kollama duygusu yavaş yavaş gelişirmiş.O zamanlar, çocuklar evden okula servis ile değil, buluşarak giderlermiş.Onların yolunu gözlemezmiş; evdeki bilgisayar, şehrin en iyi dershanesi, hazırlık kursları.Bilmezlermiş; hamburgeri, MTV'yi, internet'i, cep telefonunu,Tetris'i.

Bilirlermiş duvarların üzerinde sohbeti, anket defterleri doldurup, sevgileri keşfetmeyi,Horoz şekercisini, elleri leş gibi macuncunun, tornavida ile koyduğu rengarenk macunu,Eve gitmeyi unutmayı, hava kararınca dayak yemeyi, sonra da bir ıslıkla tekrar aşağıya, kukalı saklambaça kaçmayı,O hakkında türlü şeyler söylenen evdeki garip adamdan korkmayı,Küsmeyi, aynı kıza asılmayı, torbalarla misket toplamayı, gıcır köstek ayırmayı, değiş tokuşu, kaybedince kapışı (o muhteşem "kapış"ı)
Teksas'ı, Tommiks'i, Konyakçı'nın dişlerini,Paramparça Red Kid'leri,İç içe konan naylon topları, taştan kale direklerini,Üç korner bir penaltıyı,Üzerine apartman yapılan top sahalarını, sonra o apartmana taşınan yeni dostları ve onları kapma yarışını....
Taşınanların kırmızı kamyonlarını,İlk ergenliği, boyların ölçülmesini,Hey dergisini,Otobüsteki biletçinin lastik sarılı kalemini,Yoğurtçuyu, kalaycıyı, hallacı,Evlerin arkasındaki odun kömür depolarını,Yakan topun yakışını
Adam alırken, adım hesabını,iki çocuğu en iyi arkadaşla takası,Mantarlı gazoz kapaklarını, yaldız kazımayı,Yandaki mahalle ile alınan kavgayı,her kavganın çıkarttığı kahramanı – ödleği,Kan kardeşliğini
İp atlama, lastiğe basma, topaç virtüözlüğünü,Çelik çomağı, kırılan camları - toplanan paraları
Açık hava sinemalarını, frigo buzu,Silik seksek çizgilerini...

Sonra zamanla, bu güzel ülkede durumlar değişmeye başlamış. Yaşlar ilerledikçe, bu birliktelik, kollama, koruma duyguları, bu mahallelerin çocuklarının başlarına çok işler açmış.

Daha sonra işsizlik, enflasyon, köşeyi dönme, adamını bulma, malı götürme falan derken, herkes yüzünde soluk bir bakış, içinde hayatın yenilgisi, çaresizlikleri, tatminsizlikleri ile başbaşa kalmış.
Çocukları mı? Çocukları şimdi koca koca apartmaların arasında, nefes alınmaz bir havada, evlerinde, sanal bir dünyada, emniyet içerisinde yalnız yaşıyorlar.

Anneleri-babaları onları çok seviyor. Beta kapmasın diye kalabalık ortamlara hiç sokmuyor. Hafta sonları hep beraber "Karum" ya da "Akmerkez"deler. Okul servisi çocukları neredeyse yataklarından alıyor. Çocuklar, trafik kaygısıyla köşedeki markete dahi gönderilmiyor.
Babalar şirketlerin bilançolarını, çocuklar da dershane reytinglerini izliyorlar. Hepsi birer test uzmanı, sayısal - sözel yuvarlanıp gidiyorlar.

Seksek oynamayı değil ama taban puanları çok iyi biliyorlar. Hayata açılan pencereleri "Windows 98“; onlar ekrana - ekran onlara bakıyor
ve koca bir hayat dışarıda akıp gidiyor.Ve şehrin dışında ağaçlar, tırmanacak, salıncak kuracak, kalp kazıyacak mahalle çocuklarını bekliyor.Paylaşmayan, yalnız, bencil, kafesler içerisinde, gürbüz, güvenlikteki çocukları.
Hiç sopa yememiş, ağaçtan düşmemiş, topu yandaki bahçeye kaçmamış dizlerinde bir metrekare kabuklar olmamış çocukları...

6 comments:

Gamzeli said...

Çok güzel bir yazı yaaa...Bütün yazılanların hepsi doğru ...
iyi haftalar canım....

eho said...

sanada iyi haftalar canım.evet hepsi doğru ve malesef hepsi masal oldu......

Gamze said...

Bütün bunlarun geçiş dönemindeyim sanırım ben 1985 doğumlu birisi olarak. Evet sokakalarda oynadım hep. İp atladık, saklambaç oynadık, dondurmacıdan dondurma aldık... Ama ortaokul yıllarımdan beri bilgisayarlar hayatımızı esir aldı malesef. O kadar çok yer işgal ediyorlar ki...

Anonymous said...

yorum gizli oldu sorry :=)

1980 doğumlu olarak

araba camı kırdım
evlerin camlarını kırdım
köpeklerle oynadım
eve yavru bir köpek soktum
yerlerde süründüm
üstüm basım toprak oldu
top oynadım düştüm heryerim kanadı
her seyi yasadım ve cok mutluyum
şimdilki cocuklar sansız çünkü huzur ortamında odalarında kapıları kitli sanal dünyada sanal bir hayat yasıyorlar. buda güvensiz bir toplum sorunlu bir gençlik dönemi baslatacak yakındır

eho said...

hepimiz azcok yasamısız sanslıyız yanı ama şimdikilere cok acıyorum..tek cocuklu ailelere bakıyorum cocuklar hep sorunlu neden evde hep yalnız olurda yuvaya kreşe gıdıyorsa sanslı ama ordada ozgurce arkadaslarıyla hareket edemedıgı ıcın yine kısıtlı..ben ogluma bakınca uzuluyorum bazen cok farklı bır dunyada buyuyucek ve bence hıcte hoş bir dunya değil..ben hıc oyuncaklarla oynamadım cunku hıc ıhtıyacım olmadı hep cocuklar vardı etrafımda ama onlar hep oyucak meraklısı ve hep doyumsuz olucak...

nilly said...

Tam dusunduklerimi yazmisin ve ok da guzel yazmissin. Gecen arkadasla onu konusuyorduk, cep telefonlari yokken biz nasil haberlesiyp bulusuyorduk acaba, kac kere ekildik, kac kee beklemekten agac olduk, oldurduk..

Simdiki cocuklar daha cocuk yasta haplarla, psikologlarla tanisiyolar. Cocukluklarini yasaymadan buyuk adam olmalari bekleniyor. Ki bilir onlarin cocuklarini ne tatsiz bir cocukluk bekliyor.